Yaklaşık her iki kişiden birinin kansere yakalanacağı yönündeki ifadeler, birçok kişinin kafasını karıştırdı. Amacımız korkutmak değil, bilinçlendirmektir; bu yüzden konuyu biraz daha detaylı inceleyelim.
Kansere yakalanma veya kanserden ölme- ömür boyu riski, bir kişinin yaşamı boyunca (doğumdan ölüme kadar) kanser teşhisi alması veya kanserden ölmesi ihtimalini ifade eder. Amerika’daki verileri ele alarak konuyu daha iyi anlamaya çalışalım. Bu verilerin Türkiye ile tam olarak örtüşmese de, yaklaşık benzerlik gösterebileceğini düşünebiliriz. Yüzden fazla kanser türü olduğunu ve her bir kanser türünü ayrı ayrı incelemenin ve tartışmanın burada mümkün olmadığını hatırlatalım.
ABD’de yapılan incelemelere göre, 2017-2019 yılları arasındaki insidans verileri ve 2018-2020 yılları arasındaki ölüm verilerine dayanarak, en güncel veriler kullanılmıştır. Benzer analizler İngiltere gibi ülkelerde de yapılmış olup, kanser türlerine göre bazı değişiklikler olsa da, genel bir benzerlik olduğu söylenebilir. Gelişmiş ülkelerle, gelişmekte olan ya da az gelişmiş ülkeler arasında, özellikle diyet farklılıkları (fast food beslenme), aşılama (HPV, Hepatit B gibi) ve tedaviye ulaşım koşulları gibi pek çok farklı faktörle farklılıklar gösterecektir. Örneğin, HPV aşısını etkin bir şekilde uygulayan ülkelerde rahim ağzı kanserlerinin nadir olması şaşırtıcı değildir.
Peki ABD verileri bize ne diyor? Birkaç örnekle inceleyelim. Bir erkeğin yaşamı boyunca herhangi bir kansere yakalanma oranı %41, bir kadının ise %39’dur. Yani, kabaca her iki kişiden birinin kansere yakalanacağı tahmin edilmektedir. Erkeklerde en yaygın kanser türü prostat, kadınlarda ise meme kanseridir. Her sekiz erkekten biri prostat, her sekiz kadından biri de meme kanseri olacaktır. Referans linkinde başka bir kanser türüne yakalanma şansınızı görebilirsiniz. Bununla birlikte, bazı bölgelerde hastaların doktorlara gitmediğinden, kanser olduklarını bile bilemeyebilecekleri ve hatta bazen doğal ölüm sanılan durumların aslında kansere bağlı ölümler olduğunu da belirtmek gerekir.
Peki kansere bağlı kaç kişi ölecek? Yine aynı çalışma üzerinden, her beş erkekten birinin ve her altı kadından birinin herhangi bir kanser türünden öleceği tahmin edilmektedir. Çok önemli bir veri ise, kanser vakalarının yaklaşık %42’sinin ve kanser ölümlerinin %45’inin değiştirilebilir risk faktörleriyle ilişkilendirildiği ve bu nedenle önlenebileceğidir. Yani aslında bu oranlar neredeyse yarı yarıya düşürülebilir ve bu bizim elimizdedir. Peki nasıl?
Sigara içimi, ikincil dumana maruz kalmak, aşırı vücut ağırlığı, alkol tüketimi, kırmızı ve işlenmiş et yemek gibi faktörler kanser riskini artırır. Meyve ve sebzelerden, diyet lifinden ve diyet kalsiyumundan düşük bir diyet, fiziksel inaktivite, güneşten gelen UV radyasyonu ve belli enfeksiyonlar (Helicobacter pylori, hepatit B ve C, HHV8, HIV, HPV gibi) da kanser risk faktörleri arasındadır. Bu risk faktörlerini azaltarak veya ortadan kaldırarak, kanser oluşum riskini önemli ölçüde düşürebiliriz…Ayrıca tıbbi teknoloji ve tedavilerin çok daha iyi hale geldiğini ve bunun da hem kanser vakaları hem de kanserden ölümler açısından tahmin edilen sayıların daha da azalmasına yardımcı olacağını unutmamalıyız.
Unutmayın, hayatta mutlu olmaya çalışmalı ama aynı zamanda hayatınız için doğru şeyler yapmalısınız ki, sevdiklerinizle daha uzun süre, kaliteli bir yaşam şansına sahip olabilesiniz.
Kitabımızı sürekli hatırlatmamın nedeni, kanserle ilgili sorduğunuz bazı detaylar ve sorduğunuz birçok soru hakkında size daha iyi fikir vermesi; aynı zamanda etrafınızdaki kanserojen maddeler hakkında bilgi sahibi olmanıza yardımcı olacak bir kılavuzdur. Link