Kemoterapi, tümördeki bazı kanser hücrelerinin ‘senesent’ hale gelmesine neden olabilir; bu, hücrelerin büyümeyi durdurduğu ancak ölmediği anlamına gelir. Bu senesent kanser hücreleri, bağışıklık sistemini zayıflatan ve tümörün büyümesine yardımcı olan bir şekilde tümörün çevresindeki ortamı değiştirebilir.
Nature Cancer dergisinde yayınlanan bu yeni çalışma senesent kanser hücrelerinin, bağışıklık sisteminden saklanmalarına yardımcı olan PD-L2 adında bir protein üretebildiklerini keşfetti. PD-L2, hücrelerin senesent hale gelmesi için gerekli değildir, ancak bu hücrelerin tümör içinde hayatta kalmasına yardımcı olmak için kritik öneme sahiptir.
Çalışmada kemoterapiden sonra, kanser hücreleri PD-L2’ye sahip değilse, bağışıklık sistemi kanser hücrelerini hızlıca yok ettiği ve tümörün, genellikle bağışıklığı baskılayan hücreleri çeken belirli kimyasalları (CXCL1 ve CXCL2) üretmeyi durdurduğu gösterildi.
Ayrıca PD-L2’siz pankreas tümörlerinde, kemoterapi, bağışıklık hücresi olan CD8 T hücrelerinin etkisiyle tümörün küçülmesine yol açtı. Son olarak, PD-L2’yi bloke etmek için bir antikor kullanmanın, kemoterapiyle birleştirildiğinde farelerdeki meme kanserini tedavi etmede çok etkili olduğunu gösterildi.
Özetle: Anti-PD-L2 antikorlarının kullanımına ilişkin mevcut bulgular, bunların antikanser tedavilerinin etkinliğini artırmaya yönelik bir strateji olarak potansiyellerini desteklemektedir. İnsan çalışmalarıyla bu yakın zamanda test edilecektir.