Araştırmacılar, metastatik nadir yumuşak doku kanserleri olan hastalar için T hücresi immünoterapisi alanında umut verici bir klinik deney gerçekleştirdi. The Lancet dergisinde yayınlanan faz 2 deney sonuçlarına göre, hastaların T hücrelerinin kanser hücrelerini hedef alıp öldürmek üzere genetik olarak mühendislikle değiştirilmesi –Afamitresgene autoleucel (afami-cel)–, özellikle sinoviyal sarkom ve miksoit yuvarlak hücreli liposarkom (MRCLS) hastaları için büyük bir potansiyel taşıyor. Bu nadir kanserler genellikle hastalara sınırlı tedavi seçenekleri sunuyor ve beş yıllık hayatta kalma oranları oldukça düşük; bu durum, daha etkili tedaviler gerektirir.
Bu tür sarkomların çoğunun yüzeyinde MAGE-A4 adında bir protein bulunur ve yeni mühendislikle geliştirilen bu T hücreleri bu proteinleri arayıp yok edebilir. Yapılan bu (faz 2) araştırmada, metastatik nadir yumuşak doku kanserleri olan ve daha önce çeşitli tedaviler almış ancak artık bu tedavilere direnç gösteren hastalarda, genetik olarak mühendislikle modifiye edilmiş T hücrelerine dayanan immünoterapinin etkisi gösterildi. Denemede kullanılan araştırma aşamasındaki immünoterapi, afamitresgen otoleusel (afami-sel) olarak adlandırılır ve bu işlem, hastanın T hücrelerinin toplanması ve laboratuvar ortamında bir viral vektör ile mühendislik yöntemleri kullanılarak değiştirilmesini içerir. Bu viral vektör, hücrelere genetik materyal taşıyacak şekilde tasarlanmış bir virüstür ve T hücrelerinin yüzeyine belirli bir protein ekler.Modifiye edilen T hücreleri hastaya geri verildiğinde, yüzeydeki yeni protein – bir T hücre reseptörü – T hücrelerini kanser hücrelerini bulup yok etmek üzere yönlendirir.
Adaptimmune tarafından geliştirilen yeni immünoterapi, hastaların T hücrelerini bir viral vektörle değiştirerek, MAGE-A4 proteini sunan kanser hücrelerini tespit edip yok etmelerini sağlayan özel bir protein ekliyor. Deneye Amerika ve Avrupa’dan 52 hasta katıldı ve bunlardan 44’ü sinoviyal sarkom, sekizi ise MRCLS ile mücadele ediyordu. Katılım uygunluğu, antijen sunumuyla ilgili belirli bağışıklık sistemi özelliklerine göre belirlendi.
Katılımcıların yaklaşık %36’sı tedaviye olumlu yanıt verdi ve bazıları tam tümör gerilemesi yaşadı. Yanıtın süresi ortalama olarak sinoviyal sarkom hastalarında 11 ay, MRCLS hastalarında ise dört ay sürdü. Birçok hasta remisyon dönemi sonrasında kanserlerinin geri döndüğünü gözlemledi, ancak küçük bir grup tedavi sonrası kansersiz kalmaya devam etti. Çalışma, ortalama 15 aydan fazla bir hayatta kalma süresi bildiriyor, bir yıllık genel hayatta kalma olasılığı %60 ve başlangıçta tam yanıt veren sinoviyal sarkom hastaları için bu oran çok daha yüksek.
Tedavinin en yaygın yan etkileri, vücudu mühendislikle değiştirilmiş T hücrelerini alacak şekilde hazırlayan kemoterapinin yol açtığı düşük kırmızı ve beyaz kan hücre sayılarıydı. Çalışma sırasında meydana gelen ölümlerin tümü, tedaviye değil, kanserin sonunda ilerlemesine bağlandı. Araştırma ekibi şimdi, olağanüstü iyi yanıt veren bireylerin neden farklı olduğunu anlamaya odaklanıyor ve böyle sonuçları daha geniş bir hasta grubuna genişletmeyi hedefliyor.