Cancer Discovery dergisinde yayınlanan yeni çalışmada araştırmacılar, bağışıklık sistemini kanser hücrelerini tanıyıp saldırması için güçlendirmek amacıyla hasta spesifik mRNA kullanan bir tedavi olan kişiselleştirilmiş neoantijen tedavisi (INT) geliştirdi.
Bu tedavi, mRNA-4157 (V940) olarak bilinir ve evresi I olan bir çalışmada, ameliyatla çıkarılmış küçük hücreli olmayan akciğer kanseri ve kutanöz melanomlu 16 hasta üzerinde değerlendirildi. mRNA kullanımı, güçlü ve hastaya özel bir bağışıklık yanıtı oluşturur, bu da onu kişiselleştirilmiş kanser tedavileri için ideal bir platform yapar.
Çalışma, her hastanın tümörünün kapsamlı genomik dizilimini içeriyordu. Bu sayede tümöre özgü en iyi 34 neoantijen belirlendi; bu mutasyona uğramış proteinler, bağışıklık sistemi için hedef olarak kullanılabilir. Bu neoantijenler, mRNA tedavisine kodlandı ve hastalara uygulandı.
16 hastadan 12’si çalışmayı tamamladı ve herhangi bir doz sınırlayıcı toksisite veya yüksek dereceli yan etki bildirilmedi. En yaygın yan etkiler arasında hafif yorgunluk, ateş ve enjeksiyon bölgesinde hassasiyet vardı. Özellikle melanomlu hastalarda, tedavi pembrolizumab adlı, kanser hücrelerine karşı bağışıklık yanıtını artıran bir bağışıklık kontrol noktası inhibitörü ile birlikte uygulandı. mRNA-4157 (V940) ve pembrolizumab kombinasyonu, T hücrelerinin çoğalmasını teşvik etti ve tedavi sonrası en az 30 hafta boyunca tümör neoantijenlerine karşı bağışıklık yanıtlarının sürdüğünü gösterdi.✅✅✅
Tedavinin düşük toksisite profili, INT’lerin pembrolizumab gibi diğer immünoterapilerle güvenli bir şekilde birleştirilebileceğini göstererek, daha etkili ve uzun süreli kanser tedavileri geliştirme potansiyelini ortaya koymaktadır. FDA, mRNA-4157 (V940) ve pembrolizumab kombinasyonunu melanom tedavisi için “çığır açan tedavi” olarak tanıdı ve bu da tedavinin klinik gelişimini hızlandırabilir.
Devam eden takip çalışmalarla bu tedavinin küçük hücreli olmayan akciğer kanseri, renal hücreli karsinom (böbrek) ürotelyal karsinom (mesane) ve kutanöz skuamöz hücreli karsinom gibi diğer kanser türlerinde de bu tedavinin potansiyelini araştırmaktadır. Bu çalışmanın bulguları, özellikle adjuvan tedavi yani ameliyat sonrasında uzun vadeli kanser kontrolünün kritik olduğu durumlarda, kişiselleştirilmiş neoantijen tedavilerinin devrim niteliğinde olabileceğini desteklemektedir.
