Nature Medicine’de yayınlanan yeni çalışma, FGFR1-FGFR3’ü hedef alan seçici bir inhibitör olan pemigatinibin, FGFR değişikliklerine sahip ileri evre katı tümör hastalarını içeren FIGHT-207 adlı faz 2 klinik denemesini inceledi. Bu değişiklikler, kanser gelişiminde rol oynayan mutasyonlar, füzyonlar ve amplifikasyonları kapsıyor ve tüm kanserlerin yaklaşık %7’sinde bulunuyor.
Çalışmanın temel amacı, farklı gruplarda pemigatinibe olan objektif yanıt oranını (ORR) ölçmektir: kinaz bölgesi dışında aktive edici mutasyonlara sahip olanlar (kohort B) ve füzyon veya yeniden düzenlemelere sahip olanlar (kohort A). Çalışma, bu gruplarda ilerlemesiz sağkalım, yanıt süresi, genel sağkalım ve güvenlik gibi ikincil sonuçları da değerlendirmiştir. Bu çalışmada yer alan farklı kanser türlerinden en sık rastlananlar; kolanjiyokarsinom (safra yolu kanserleri) %16, ürotelyal sistem/mesane kanseri %11 ve glioblastom %9,3 oranında görülmüştür.
Sonuçlar, kohort A’da ORR’nin %26,5, kohort B’de %9,4 ve kinaz bölgesi mutasyonlarına veya diğer potansiyel olarak önemli bilinmeyen varyantlara sahip olan araştırma kohortu C’de %3,8 olduğunu göstermiştir. Kohort A için medyan ilerlemesiz sağkalım süresi 4,5 ay, kohort B için 3,7 ayken; medyan yanıt süreleri sırasıyla 7,8 ve 6,9 aydır. Kohort A’da medyan genel sağkalım 17,5 ay, kohort B’de 11,4 aydır.
Çalışma, daha önce onaylanmış FGFR inhibitor tedavisi olmayan veya FGFR inhibisyonuna duyarlı olduğu doğrulanmamış tümörlerin de tedaviye yanıt verdiğini bulmuştur. Ayrıca, TP53 mutasyonlarının varlığı daha kötü bir yanıt ile ilişkilendirilmişken, BAP1 değişiklikleri daha yüksek yanıt oranları ile ilişkilendirilmiştir. FGFR1-FGFR3’teki belirli mutasyonlar, ilaca karşı direnç gelişmesine neden olmuştur.
Bu araştırma, FGFR inhibitörlerinin yeni potansiyel uygulamalarını vurgulamakta ve bu inhibitörlerin neden başarısız olabileceğine dair içgörüler sağlamakta, böylece FGFR hedefleyen gelecek kanser tedavilerini yönlendirmektedir.