Nature dergisinde yayınlanan sevindirici haber… (kaynak)
Araştırmacılar, kişiye özel hazırlanmış kanser aşılarının (PCV’ler) böbrek kanserinde (özellikle clear cell renal cell carcinoma, RCC) bağışıklık sistemini uyararak tümörle savaşma potansiyelini incelediler. Düşük mutasyon yüküne sahip bu kanser türünde dahi, aşı sayesinde hastaların bağışıklık hücreleri (T hücreleri) önemli ölçüde harekete geçti ve tümörün ana sürücü mutasyonlarını hedef aldı.
Çalışmaya katılan ve yüksek riskli (evre 3 veya 4) RCC’yi tamamen cerrahiyle aldırmış 9 hastanın hiç birinde, ortalama 40 aylık takip süresi sonunda, kanser tekrarlamadı. Aşı tedavisi ciddi yan etki oluşturmazken, hastaların hepsinde T hücresi tepkileri tespit edildi. Üstelik bu bağışıklık tepkilerinin uzun süre devam ettiği görüldü. Araştırmacılar, aşıya ek olarak ipilimumab isimli bir bağışıklık baskılayıcı protein hedefli ilacı (düşük dozda, deri altından) da bazı hastalara vermeyi denediler. Bu ek tedavi genel olarak tolere edilebilir bulundu ancak bağışıklık yanıtının şiddetini belirgin şekilde artırdığına dair net bir sonuç henüz alınamadı.
Sonuç olarak kişiye özel neoantijen aşıları, böbrek kanseri gibi mutasyon yükü düşük hastalıklarda bile umut verici bir yaklaşım olarak görülüyor. Bunun özellikle ameliyat sonrası (adjuvan) dönemde bu tür aşıların, kanseri tamamen ortadan kaldırmayı hedefleyen ek bir tedavi olarak önemli bir rol oynayabileceğini vurgulayalim. Böylece uzun vadede hastalığın nüksetmesini önleme potansiyeli taşıyan, daha az yan etkili ve kişiye özel bir strateji ortaya konulmuş oluyor.
Bilime yatiran kazaniyor…