İçme suyu sağlığımız için hayati öneme sahiptir çünkü neredeyse herkes her gün su tüketir. Su dezenfeksiyonu için en yaygın kullanılan yöntem klorlama olup, bu yöntem bulaşıcı hastalıkların önlenmesinde oldukça etkilidir. Ancak, klor doğal su içindeki organik maddelerle reaksiyona girerek trihalometanlar (THM) adı verilen yan ürünleri oluşturur. Bu yan ürünlerden bazıları, laboratuvar deneyleri ve hayvan çalışmaları sonucunda kanser yapıcı özellikler taşıdığı düşüncesiyle incelenmiştir. Bu yüzden, ABD’de THM seviyesi 80 μg/L’yi, Avrupa Birliği’nde ise 100 μg/L’yi aşmaması için sınırlandırılmıştır.
Bu yeni meta analiz (kaynak), farklı çalışmaların verilerini bir araya getirerek bu önemli ilişkiyi bilimsel olarak sorguladi. Bu calismada, içme suyunda bulunan THM’lere maruz kalmanın özellikle mesane ve kolon kanserinde riski artırdığını göstermiştir. Araştırmalara göre, THM seviyesi 41 μg/L’nin üzerinde olduğunda mesane kanseri riski yaklaşık %33, kolon kanseri riski ise %15 oranında yükseliyor. Bu bulgular, mevcut THM sınırlarının halk sağlığını korumada yeterli olmayabileceğini düşündürüyor. Araştırmacılar, su içindeki farklı THM bileşiklerinin etkilerini daha iyi anlamak ve kişisel maruziyet ölçümlerini geliştirmek için daha detaylı çalışmaların yapılması gerektiğini vurgulamaktadır. Böylece, gelecekte dezenfeksiyon yöntemlerinin ve yan ürünlerinin kanser riski üzerindeki etkileri daha net bir şekilde ortaya konulabilir.